CHP yeniden güçlü genel sekreterliği tartışıyor

ANKARA – Cumhuriyet Halk Partisi 4-8 Eylül tarihleri arasında düzenleyeceği Tüzük Kurultayı’na hazırlanıyor.

Bir süredir Genel Merkez’de tüzük için teknik çalışmaları yürüten ekip, üyeler, il-ilçe örgütleri, eski/yeni milletvekilleri, MYK üyeleri, Parti Meclisi üyeleri, akademisyenler ve sivil toplum kuruluşlarından gelen binlerce öneri aldı.

KOMİSYONUN İLK TOPLANTISI YARIN

Kurulan Tüzük Komisyonu gelen önerileri değerlendirmek üzere bugün bir araya gelerek taslağı hazırlayacak. Tüzük Komisyonu’nda 81 il örgütünden birer temsilci, Meclis grubundan iki milletvekili ve Genel Başkan Özgür Özel’in görevlendireceği 3 Parti Meclisi üyesi yer alacak.

12-13 MADDEDE DEĞİŞİKLİK ÖNGÖRÜLÜYOR

Komisyonun ilk toplantısında toplanan öneriler değerlendirilecek. Öneriler arasında CHP’nin önceki yönetiminin yaptığı tüzük değişikliği çalışmasında yer alan düzenlemelerden bazıları da olacak.

Tüzüğün 12-13 maddesinde değişiklik öngörülürken en fazla öneri gelen başlıklardan birinin ‘ön seçim’ olduğu kaydediliyor.

‘MEVCUT TÜZÜKTEKİ ÖN SEÇİM MADDESİ YETERLİ’

CHP’nin mevcut tüzüğünde adayların belirlenmesine dair yöntemler, ‘ön seçim, aday yoklaması ve merkez yoklaması’ olarak sıralanırken yeni tüzükte de bu yöntemlerin korunması gerektiğini düşünen partililer var. Bu görüşü savunanlar, mevcut tüzüğün ön seçime olanak sağladığını ve partinin geçmiş dönemlerde de sağlıklı bir şekilde çok kez ön seçim uyguladığını söylüyor.

MEVCUT ÖN SEÇİM MADDESİNDE EKSİKLER VAR

Ancak CHP’de ön seçimlerde yaşanan bazı teknik sorunların giderilmesi için tüzükte düzenlemeler yapılması gerektiğini düşünenler var. Bölgesel farklılıklar ve demografik yapının ön seçim sonuçlarını etkileyebildiğini belirten bazı partililer ön seçim sonuçlarının seçim çevrelerinin tümünün iradesini yansıtmadığı tablolarla karşılaşılabildiğini ifade ediyor.

ÖN SEÇİM TÜRLERİ ÇEŞİTLENEBİLİR

Bu durumun yarattığı adaletsizliği giderecek bir düzenleme yapılabileceğini aktaran parti kaynakları ön seçim türlerinin bölgelere göre çeşitlendirilebileceğini söylüyor. İstanbul, Ankara gibi 2-3 bölgeden oluşan illerde ön seçim yapılabileceğini belirten CHP’li bir yetkili, “Öyle seçim bölgeleri var ki ön seçim sonucunda o seçim çevresinin sadece bir bölgesindeki nüfusun tercihleri sonucu belirliyor. Bunu engellemek için özellikle geniş coğrafyalı, nüfusu yoğun seçim çevrelerini bölerek ön seçim yapmak bir seçenek olabilir” değerlendirmesini yapıyor.

HAKİM DENETİMİNDE ÖN SEÇİM ŞART

Bu görüşün aksini düşünen ve mümkünse tüm seçim çevrelerinde, değilse büyükşehirlerde ve nüfusu yüksek illerde mutlaka hakim denetiminde ön seçim yapılması gerektiğini savunanlar da var. Bu görüşü sunanlar, “ön seçimlerin şaibesiz, parti içi tartışmaların önünü kesen bir biçimde yapılması için partinin üzerinden bu yükü almak gerekir” yorumunu yapıyor.

ÖN SEÇİMDE GENEL MERKEZ KONTENJANI

Milletvekili adaylarının belirlenmesinde olduğu gibi ön seçimlerde de genel merkez yönetimine kontenjan ayrılması önerisinin tartışılabileceği de kaydediliyor.

GENEL MERKEZ KONTENJANI KORUNMALI

Milletvekilleri, Parti Meclisi üyeleri, belediye meclisi üyeleri belirlenirken uzmanlık alanlarının gözetilmesi gerektiği de CHP’lilerce dillendiriliyor. Bunu sağlamak için mevcutta da uygulanan ‘Genel Merkez aday kontenjanı’ uygulamasının devam etmesi yönünde öneriler iletiliyor.

ÜYE-DESTEKÇİ ÜYE

Üyelik yapılanmasına dair de çok sayıda öneri iletilirken pek çok CHP’li, üyelik biçimlerinin kategorize edilmesi gerektiğini savunuyor. Üye-aday üye, üye–destekçi, üye-gönüllü üye gibi kategorilerin oluşturulması gerektiğini kaydeden bir CHP yetkilisi, “Bu kategoriler belirlenirken üyelerin aidat ödemeleri, etkinliklere katılımları, eğitim almaları gibi kriterler gözetilebilir” dedi.

KRİTERLERİ KARŞILAYANLAR ADAY OLABİLSİN

Yeni üyelik kategorilerinin aday belirleme süreçlerinde de bir kriter olabileceğini ifade eden CHP’li yetkili, “Aidatını ödeyen, etkinliklere katılan, toplantılara katılan üyeler adaylaştırılırsa parti daha güçlü ve aktif olacaktır” ifadelerini kullandı.

CUMHURBAŞKANI ADAYI BELİRLEME YÖNTEMİ

CHP’de Cumhurbaşkanı adayının belirlenme yöntemine dair de farklı fikirler dillendiriliyor. Mevcut tüzükte Cumhurbaşkanı adayının belirlenmesi için önerilen yöntemlerin yeterli olduğunu düşünen partililer, bu başlıkta bir değişikliğe gerek olmadığını savunuyor.

Cumhurbaşkanı adayı belirleme yöntemine dair, sınırları belli ve esnetilemeyecek bir yöntemin belirlenmesi gerektiğini savunanlarsa “Bu konuyu mutlaka tartışmalıyız ve partimizi tartıştırmayacak, herkesin uzlaşabileceği bir yöntem bulmalıyız” diye konuşuyor.

CUMHURBAŞKANI ADAYINI TÜM ÜYELER BELİRLESİN

Mevcut tüzükteki “Cumhurbaşkanı adayı seçmen yoklaması, ön seçim, aday yoklaması, merkez yoklaması yöntemlerinden biriyle belirlenir. Hangi yöntemin uygulanacağına Parti Meclisi karar verir” maddesinin yerine Cumhurbaşkanı adayının tüm üyelerin katılımıyla belirlenmesi gerektiğini ifade edenler de var.

MİLLETVEKİLLERİNE ‘DENEYİM AKTARIMI’ KONTENJANI

Cumhuriyet Halk Partisi Meclis Grubu’nda deneyim aktarımını ve milletvekillerinin yasama faaliyetlerinde nitelik kazanmasını sağlamak amacıyla da düzenlemeler yapılması gerektiğini söyleyenler bulunuyor. Buna göre mevcut milletvekillerinin belli bir oranının (yüzde 15 ya da 20) ikinci dönemine devam etmesini sağlayacak bir düzenlemeyle Meclis Grubu’nun güçlendirilebileceği kaydediliyor.

ÜÇ DÖNEM SINIRI

Dönem sınırlaması da en çok iletilen öneriler arasında yer alıyor. Ağırlıklı olarak ‘3 dönem sınırı gelsin’ önerisi getirilirken bu sınırlamanın tüm seçilmişler için geçerli olması gerektiği kaydediliyor.

Ancak 3 dönem boyunca başarılı olmuş, seçmen nezdinde karşılığı olan siyasetçilerin yeniden seçilmesinin önünün tamamen kapatılmaması gerektiğini düşünenler de var. Bu görüşü savunanlar 3 dönemini tamamlayan siyasetçilerin ön seçime girmesine imkan tanınabileceğini kaydediyor.

GENEL BAŞKAN’IN MYK LİSTESİ PM’DEN GÜVENOYU ALSIN

Merkez Yürütme Kurulu üyelerinin belirlenme yönteminde de değişiklik önerileri bulunuyor. MYK üyelerini Parti Meclisi üyelerinin kendi içinden seçmesi, kurultay delegelerinin seçmesi, Genel Başkan’ın belirlediği MYK listesinin Parti Meclisi’nde güven oylamasına tabi tutulması gibi öneriler değerlendiriliyor.

GÜÇLÜ GENEL SEKRETERLİK Mİ, GÜÇLENDİRİLMİŞ GENEL SEKRETERLİK Mİ?

Güçlü genel sekreterliğin yeniden hayata geçmesi, en fazla iletilen öneriler arasında yer alıyor. Genel sekreterin yetkilerini artıracak değişikliklerin yapılmasını isteyen çok sayıda CHP’li bulunurken bu yetkilerin kapsamının ne olacağı konusunda farklı fikirler yer alıyor.

Geçmişte olduğu gibi örgütlerin genel sekretere bağlanması gerektiğini, genel sekreterin siyasi sorumluluğunun olması gerektiğini savunanlar olduğu gibi daha çok idari çalışma alanlarında güçlü bir genel sekreterlik modelinin hayata geçmesini isteyenler de bulunuyor. Bazı CHP’liler örgütlerin bağlı olduğu güçlü genel sekreterliğin yeniden hayata geçmesini isterken bazı CHP’liler de idari anlamda yetkileri artırılmış, Genel Başkan’ın idari sorumluluklarını paylaşacak ‘Güçlendirilmiş Genel Sekreterlik’ modelini savunuyor.

‘ÖZGÜR ÖZEL’İN KARARLILIĞI ÜMİT VERİCİ’

Son kurultay öncesi başlayan tüzük değişikliği çalışmasını yürüten eski MYK üyesi, İstanbul Milletvekili Zeynel Emre ile de konuştuk. Tüzük değişikliği yapılması konusunda parti örgütlerinde büyük bir beklenti olduğunu söyleyen Emre, “Genel Başkanımız Özgür Özel’in bu konuda verdiği sözü tutmak konusundaki istekliliği, kararlılığı umut verici” diye konuştu.

‘CHP’NİN BİR SONRAKİ SEÇİMİ ÖN SEÇİMSİZ OLMAMALI’

2023’te yapılan tüzük çalışmasında ön seçimin tartışmasız istenen öneriler arasında yer aldığını kaydeden Emre, “Mevcut tüzükte ön seçim var ama esnetebiliyorsun. Bu sayede de ön seçim yapmadan geçebiliyorsun. Artık CHP’nin bir dahaki seçimi ön seçimsiz olmamalı. Bunun için de bunu kurallara bağlamak gerekiyor” ifadelerini kullandı.

‘HAKİM DENETİMİNDE OLMALI, PARTİYE BU YÜKÜ YÜKLEMEMEK LAZIM’

Özellikle büyükşehirlerde ön seçimin hakim denetiminde olması gerektiğini söyleyen Emre, “İstanbul’da 300 binin üzerinde üye var. Bunu hakim gözetiminde yapacaksın ki yeni tartışmaları başlatmayasın. Partiye bu yükü yüklememek lazım” dedi.

‘ÖRGÜT DÖNEM SINIRI İSTİYOR’

Gelen öneriler arasında ikinci sırada dönem sınırı olduğunu belirten Emre, “Örgüt dönem sınırı istiyor. Aslında dünyadaki örneklerde dönem sınırı çok yaygın değil. Ama Türkiye’de hayatı boyunca ön seçime girmemiş isimlerin 5-6 dönem, atamayla milletvekili olması tepki yaratıyor tabanımızda” ifadelerini kullandı.

‘İLK 5’TE YER ALAN İL BAŞKANLARI ÖDÜLLENDİRİLEBİLİR’

‘Başarı skalası’ olarak tanımlanabilecek bir yönteminde tüzükte yer alabileceğini ifade eden Emre, bu önerisini şöyle örneklendirdi: “Bizim 81 il başkanımızın en başarılı olan, oyunu en fazla artıran ilk 5’ini ödüllendirmek lazım. Bunu tartışalım. Mesela Genel Başkan’ın PM listesinde olabilir, milletvekili olabilir. Son 5’te kalanlarla da bir süre yollar ayrılır. Bu sayede parti muazzam bir çalışmaya odaklanabilir.”

‘ENGELLİ KOTASINI ATLAMAMALIYIZ, CİNSİYET KOTASI UYGULANABİLİR OLMALI’

Danışma Kurulu, Etik Kurulu gibi kurulların işlevsiz kalmaması için de bazı yaptırımların tüzüğe işlenebileceğini kaydeden Emre, kota uygulamaları konusunda da şu değerlendirmelerde bulundu: “Engelli kotasını atlamamalıyız. Yüzde 5 gibi bir oranla mutlaka başlatmak lazım. Cinsiyet kotası da önemli ama uygulama sorunlu, eksik. Doğru uygulamanın metodunu bulmak lazım. Mesela ilk üç sıranın aynı cinsiyetten olmaması.”

‘GÜÇLÜ GENEL SEKRETERLİK ÖNEMLİ, ÖRGÜT İSTİYOR’

“Bizim gibi sosyal demokrat partilerde güçlü genel sekreterlik önemlidir” diyen Emre, örgütün güçlü genel sekreterliği yoğun bir biçimde talep ettiğini ifade etti. Emre, “Güçlü genel sekreterlikle birlikte MYK’nin oluşumunda kurultay delegelerinin etkinliği sağlanabilir. Kurultay delegeleri belli sayıda ismi MYK’ye seçebilir. Dünyada örnekleri var. 4-5 isim mesela. Böylece lider-tek adam etkisi de kırılabilir” dedi.

‘ÖRGÜT DEDİĞİN GENEL SEKRETERE BAĞLI OLMALI, KÜLTÜRÜMÜZDE VAR’

Daha önceki dönemlerde örgütün genel sekretere bağlı olduğunu, genel sekreter yardımcılarının bulunduğunu hatırlatan Emre, “Şimdi bizdeki genel sekreter parti içi yazışmalardan sorumlu. Önceki dönemlerde çok güçlü bir birimdi. Biz daha sonra AK Parti’deki gibi, sağ partilerdeki gibi genel başkan yardımcılığına geçtik. Ama örgüt dediğin genel sekretere bağlı olmalı. Bizim kültürümüzde genel sekreterlik var. Gelen talepler de bu yöndeydi. Bu yapılırsa, demokrasi kültürü de benimsenirse gücü de dağıtırsınız” diye konuştu.

SİYASETEN ETKİN BİR MYK

Parti Meclisi’nin kendi içinde MYK’yi seçeceği ya da MYK belirlenmesinde delegelerin etkin olacağı modellerin de tartışılabileceğini kaydeden Emre, “Bu yöntemle siyaseten gerçekten etkinliği olan bir MYK oluşturulabilir” ifadelerini kaydetti.

Ayakları yere basan, kriterlerin net olduğu, esnetilemeyecek bir tüzük hazırlamanın CHP’nin sorumluluğu olduğunu kaydeden Emre, tüzük kurultayında da söz alarak fikirlerini ifade edeceğini söyledi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir